Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, “Konfederasyonumuz göstermelik toplu sözleşme ikramiyesi veya toplu sözleşme desteği yerine tüm kamu emekçilerine maaşları üzerinden ödenecek gerçek bir ikramiye mücadelesini sürdürecektir. Ancak bir kez daha altını çizmek isteriz ki bugün yaşadığımız sorun sadece toplu sözleşme ikramiyesi ya da yüzdelik barajlar sorunu değildir. Temel sorun uluslararası, anayasal ve yasal düzenlemeler çerçevesinde temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tanınmamasıdır.” dedi.
Kesk, Örgütlenme haktır!
KESK, Anayasa Mahkemesinin toplu sözleşme ikramiyesi kararına ilişkin TÜM-BEL-SEN Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, söz konusu AYM kararıyla mevcutta yüzde 2 barajını aşan kamu emekçileri sendikalarına üye olanlara, 707 gösterge rakamının aylık katsayı ile çarpımına karşılık gelen aylık 538 TL olarak ödenen toplu sözleşme ikramiyesinin iptal edildiğini anımsattı.
Yüzde 2 barajı altında kalan kamu emekçileri sendikalarına üye olanlara ise 250 gösterge rakamının aylık katsayı ile çarpımı tutarında yani aylık 190 TL olarak ödenen toplu sözleşme desteğinin ise iptal edildiğini belirten Koçak, bu durumda yüzde 2 barajını aşan kamu emekçileri sendikalarına üye olup daha önce aylık 538 TL toplu sözleşme ikramiyesi alan kamu emekçilerine de artık bundan 348 TL daha düşük olan toplu sözleşme desteği ödeneceğini kaydetti. Kesk
“ASIL GARABET YILLARDIR ÇALIŞMA HAYATINA İKTİDAR ELİYLE SOKULAN SİSTEM”
Hem MEMUR-SEN hem de KAMU-SEN tarafından yapılan açıklamalarda Anayasa Mahkemesinin kararının ‘garabet’ olarak nitelendirildiğini kaydeden Koçak, şöyle devam etti:
“Evet, bize göre de ortada garabet bir durum vardır ncak bu garabetler silsilesinin kaynağında önceki gün açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı değil, yıllardır çalışma hayatına iktidarlar eliyle sokulan, gittikçe daha da bozuşturulan sistem vardır. Bu garabetler silsilesi kamu emekçisini hala kapıkulu olarak gören zihniyetten beslenmektedir. Bu garabetler silsilesinin kaynağında örgütlenme özgürlüğünün yasaklarla, ayrımcılıkla engellenmesi vardır.
Bu garabetler silsilesinin kaynağında iktidarın hem işveren hem hakem olduğu, toplu sözleşme adı altında satış sözleşmeleri ile kamu emekçilerine ve emeklilere her geçen gün daha fazla yoksulluk ve güvencesizlik dayatılması vardır. Daha da beteri bu garabetlere silsilesi ile örülü sistem; aynı sorunları yaşayıp aynı şeyleri talep eden kamu emekçilerini bölen, suni gündemlerle kutuplaştıran iktidar ve güdümündeki yapıların yöneticilerinin koalisyonu sayesinde ayakta durmaktadır.”
“KAMU EMEKÇİLERİNİN DAHA YAKICI SORUNLARI VAR”
“İktidar ve yandaş konfederasyon yöneticilerinden oluşan ittifakın gündeminde kamu emekçisi ve emeklisi ile 6 milyonluk devasa bir kitlenin yaşadığı sorunların bulunmadığını” söyleyen Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllardır devlet güdümlü sendikacılığın açık adresi haline gelen konfederasyonlar her dönem sadece kendi koltuklarını sağlama almak için çabaladılar. Bugün AYM kararı sonrasında yine sadece kendilerini, konumlarını garantiye almaya çalışıyorlar. Küçümsemiyoruz ama bugün kamu emekçilerinin bir yemek parasına dahi yetmeyecek toplu sözleşme ikramiyesinden çok daha yakıcı, çözüm bekleyen sorunları vardır.
Ama bu ne mevcut iktidar bloğunun ne de bu bloğun sendikal alana izdüşümünden ibaret olanların umurunda değildir. Umurlarında olsaydı, 2011 yılında yüz binlerce kamu emekçisinin almakta oldukları ikramiyeleri yok eden 666 sayılı KHK’ya karşı bugün garabet olarak nitelendirdikleri AYM kararına gösterdikleri tepkinin onda birini gösterirlerdi. Umurlarında olsa; açlık sınırının 22 bin, yoksulluk sınırının 60 bin TL’yi aştığı koşullarda ortalama 36 bin TL maaşla açlık sınırına yakın bir yaşam dayatılan 3,5 milyon kamu emekçisinin, 18 Bin TL ortalama maaşla çoktan açlık sınırının altına itilen 2,5 milyon emeklinin insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip çıkarlardı.
Umurlarında olsa 3600 ek göstergeden mahrum bırakılan yüz binlerce kamu emekçisinin, 3+1 garabeti ile temel haklarından mahrum bırakılan yüz binlerce sözleşmelinin, asgari ücretin altında çalıştırılan on binlerce ücretli öğretmenin sorunlarına sahip çıkarlardı. Umurlarında olsaydı kamuda liyakati ortadan kaldıran, torpilin, ayrımcılığın kapısını sonuna kadar açan mülakat sisteminin kaldırılmasına ilişkin sadece nabza şerbet açıklamalar yapmakla yetinmez, bunu toplu sözleşme tekliflerine de ekleyerek her platformda savunurlardı. Umurlarında olsaydı yıllardır kamu emekçilerinin maddi, sosyal, özlük haklarında yaşadığı kayıplara altına imza atmaz, ‘bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık’ gibi paçasından garabet akan nutuklara başvurmazlardı.”
“TÜM KAMU EMEKÇİLERİNE MAAŞLARI ÜZERİNDEN İKRAMİYE ÖDENSİN”
Göstermelik toplu sözleşme ikramiyesi veya toplu sözleşme desteği yerine tüm kamu emekçilerine maaşları üzerinden ödenecek gerçek bir ikramiye mücadelesini sürdüreceklerini vurgulayan Koçak, “Bugün yaşadığımız sorun sadece toplu sözleşme ikramiyesi ya da yüzdelik barajlar sorunu değildir. Temel sorun uluslararası, anayasal ve yasal düzenlemeler çerçevesinde temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tanınmamasıdır. Bunun için KESK olarak sendikalara üye olsun olmasın tüm kamu emekçilerini sendikal hak ve özgürlüklerin önünü açan düzenlemeleri, grev hakkı ile tamamlanmış bir gerçek bir toplu pazarlık sistemini hayata geçirmek için tek ses olmaya, birlikte mücadele etmeye, KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenmeye çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı. Kesk