İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Gazze Yardım Tırları Uğurlaması’nda açıklamalarda bulundu. AKP’nin İBB adayı Murat Kurum’un geçtiğimiz günlerde “31 Mart’ta Gazze kazanacak” ifadelerini eleştiren İmamoğlu, “Bir yandan da hükümete sen bir şey yapmadın demek istiyor. O gelince İstanbul’a Gazze ile ilgili süreçleri çözeceğini iddia ediyor farkında olmadan. Erdoğan’ı Gazze konusunda eleştiriyor. Gazze’ye el uzatmak için İBB’yi kazanmayı bekleyemezsiniz. Böyle bir haddiniz de yok. İşinizi yapın, görevinizi yapın” dedi.
Gazze için, İBB’yi kazanmayı beklemeyin
Törende yaptığı konuşmada Erdoğan’ı Gazze meselesini İstanbul seçimlerine malzeme yapmakla eleştiren İmamoğlu “Biraz samimi olsaydınız Güney Afrika Cumhuriyeti’nin gösterdiği dirayeti gösterirdiniz. Gazze’ye el uzatmak için İBB’yi kazanmayı bekleyemezsiniz. Böyle bir haddiniz de yok, işinizi yapın, görevinizi yapın” dedi.
İmamoğlu’nun konuşmasının satırbaşları şu şekilde:
“2023 Ekim ayından beri Ortadoğu coğrafyasında ne yazık ki en büyük insani dramlardan biri Gazze’de yaşanıyor. Hiçbir gerekçe sivil ve masum bebeklerin, çocukların, yaşlıların, kadınların katledilmesini atfedemez. Artık bombadırmanların olağan hale gelip ne yazık ki haber değeri bile taşımadığı günleri yaşıyoruz. Biz İstanbul halkı olarak bu insanlık dramının sıradanlaştırılmasına elbette seyirci ve kayıtsız kalamadık. Hayatlarını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.
İSRAİL’E SOYKIRIM DAVASI
Gazze’de her gün her dakika net ifade ediyorum bir insanlık suçu işleniyor. Bazı uzmanlara ve hukukçulara göre İsrail’in yaptığı bu soykırım tarihe kötü bir süreç olarak geçmiştir. Hatta Hollanda’nın Lahey şehrindeki Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika’nın İsrail’in soykırım yaptığı iddiasıyla açtığı davayı kabul etti. Bu hukuki sürecin bütün dünya tarafından desteklenmesi çok önemlidir. İsrail devleti önümüzdeki dönemde soykırım suçu ile yargılanacak. Bu, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin öncülük ettiği bir davadır. Dünyada da çok büyük yansıması oldu. Filistin davası dünyada insan hakları mücadelesinin yeniden bayrağı oldu. Açık söyleyeyim, üzüldüğümüz bir şeyi ifade edeyim; Böylesi bir süreçte peki Türkiye nerede? Nerede Türkiye’nin bu yöndeki yapacağı, yapabileceği hamleler?
Uluslararası Adalet Divanı‘na dava açan Güney Afrika’nın arkasında bizde diğer ülkeler gibi sıralandık. Çünkü ne yazık ki bu yöndeki eksikliğin, kendi ülkesindeki sıkıntıları, süreci, yaşattıkları üzerinden ifade edeyim ki yapabileceği bir hukuki süreç dünyadada karşılık bulamaz. Ülkesinde bu konuda düzgün davranmaz, ayrımcılık yapar ve eşitliğin, insanlığın görevlerini üstlenemezsiniz bu süreçte öne çıkamaz ve adımlar atamazsınız.
“LAFLA DEĞİL SAMİMİCE KARŞI ÇIKMA ZAMANIDIR”
Atatürk’ün mücadelesi tüm mazlum halkların mücadelesiydi. Türkiye, 20. yüzyılın başında dünya mazlumlarının özgürlük mücadelesinin en öndeki hattıydı. Gazze’deki soykırıma lafla hamasetle değil gerçek anlamda samimice karşı çıkma zamanıdır. Biz her zaman masum ve mazlum Filistin halkının yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz.
İMAMOĞLU’NDAN KURUM’A: “ALLAH SENİ AFFETSİN”
Çok üzüntü verici bir olay daha yaşadık. Tabi biz alışığız bunlara. Seçim öncesi şirazesi kayan bazı insanlar neye laf edeceğini, neyi neye söyleyeceğini şaşırıyor, karıştırıyorlar. Ben onun için üzülerek ithal ya da acemi aday diyorum ama kalkıp bana Gazze’yi anlatıyor. Kazanırsa Gazze kazanacakmış. Ben buradan tek bir şey söylüyorum, ‘Allah seni affetsin’ diyorum. Bu tarz düşüncelerle başarılı olacaklarına ‘Allah yardım etsin’ diyorum.
Türkiye’nin hamaset dolu ama aslında pasif ve korkak dış politikasının sözcülüğünü yapmış oluyor. Bir yandan da hükümete ‘sen bir şey yapmadın’ demek istiyor. O gelince İstanbul’a Gazze ile ilgili süreçleri çözeceğini iddia ediyor. Farkında olmadan sayın Cumhurbaşkanı’nı Filistin konusunda eleştiriyor aslında.
Yarın onu atayan irade, ‘Gazze derken bana mı sordun’ diye kızarsa eğer ne yapacak diye düşünmeden edemiyorum. Daha öncede Mavi Marmara konusunda da çıkıp ‘Mavi Marmara’yı bana mı sordunuz’ diye çıkıp fırça atmıştı.
“AK PARTİ’YE GÖNÜL VERMİŞ KARDEŞLERİME SESLENİYORUM…”
Gazze’den bahserken de bunu der mi vallahi der bunu da açık net ifade edeyim. Buradan AK Parti’ye gönül vermiş bütün kardeşlerime kalbimin derinliklerinden kopan şu sözleri söylemek istiyorum; Sevgili hemşerilerim. AK Parti’ye oy vermiş olabilirsiniz. Artık yeter. Bu tutarsız, sadece sizlerin inanç dünyanız üzerinden siyaset kurgulayan iktidara 31 Mart’ta en büyük cevabı sizler verin. Sizler bunu düşünmek zorundasınız. Seçimmiş, siyasetmiş, kazanmakmış, kaybetmekmiş. İnanın hepsinin çaresi var. Daha önce söyledim, yine tekrar ediyorum; Bin defa kaybederim ama bir kez bile ayrımcılık yapmam, insanı ayırmam, hor görmem.
Bugün buradan bir şey daha ekliyorum; İnanın bana bin defa kaybedeceğimi bilsem bile bir kez dahi inancımızı, merhametimizi ve yüce dinimizi ve diyanetimizi bir kez bile manipüle etmedim, etmeyeceğim bu kadar net.
Aylardır Filistin’de masumlar inim inim inlerlerken, ticareti durduramayanlar, gemilerini limanlara çekemeyenler kalkıp utanmadan sıkılmadan Gazze edebiyatı yapıp İstanbul seçimine malzeme yapmaya kalkıyorlar. Biraz samimi olsaydınız Güney Afrika hükümetinin gösterdiği dirayeti gösterirdiniz. Gazze’ye el uzatmak için İBB’yi kazanmayı beklemezsiniz, bekleyemezsiniz. Böyle bir haddiniz yok. İşinizi yapın, görevinizi yapın. Bizde sizleri takdir edelim”
“SİZİ ALLAH’IN DİNİYLE, KİTABIYLA ALDATMAYACAĞIM”
“Bir kez bile yüce dinimizi, inancımızı, merhametimizi manipüle etmedim etmeyeceğim bu kadar net. Bunu yapanları da muteber görmedim görmeyeceğim” diyen İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizleri Allah’ın yüce yaradanın diniyle, kitabıyla aldatmayacağım bu benim sizlere şeref ve namus sözümdür. Bu benim hayata bakış yolculuğum ve şiyarımdır.
“İŞE TİCARETİ DURDURMAKLA BAŞLAYIN”
Türkiye Cumhuriyeti gibi dev gibi bir ülkeyi yönetiyorsunuz. Bölgenin devi bölgenin lideri bölgeye abilik yapıp barış getirecek bir ülkeden bahsediyoruz. Bir dakika bile bekleyemezsiniz. Hemen el uzatın Gazze’ye biz de takdir edelim sizi; ‘hükümetimiz, devletimiz gereğini yapmıştır’ diyelim. İşe önce ticareti durdurmakla başlayın.”
Konuşmasını tamamlayan İmamoğlu, sözü Filistinli öğrenci Yusuf Bereket’e verdi. “Alana ilk geldiğim zaman, oradaki yardım kutuları bakıp o kadar duygulandım ki” diyen Bereket, “Bu kutular aileme gidecek, Gazze’deki çaresiz kalan aileme gidecek, ama ben gönderemeyeceğim. Sayın Karadenizli bir İstanbul’un evladı gönderecek. Onlara sahip çıkacak. Az önce Sayın Başkanımız bahsetti. Buradaki öğrencileri sahipsiz bırakamazdı.
Sayın Başkanımızın güzel kullandığı bir cümle vardır; ‘Bereketli bütçe kullanmak.’ Şimdi bu tırları gönderdiğinde, 360-70 öğrenciye burs verdiğinde, inanın 16 milyon İstanbul’un bütçesi daha bereketli olacak. Benim de soyadım Bereket. Yani gerçekten bereket her insanın alanına geliyor. Türkiye’deki Filistinli öğrencilerin sayısı, neredeyse 7 bine yakındır. Biz şuna inanıyoruz. Biz, bağımsızlık mücadelemizi sadece silahla kazanmayacağız. Kesinlikle ama kesinlikle bilim ve güzel araştırmalar yaparak kazanacağımıza ve bağımsızlığı kazanacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“Az önce arkadaşlara bir şey anlattım” diyen Bereket, izlediği bir videodan yola çıkarak, anısını katılımcılarla paylaştı ve şunları söyledi:
“7 yaşında bir kız vardı. Bu kız ne diyor biliyor musunuz? Kucağına kedi almış. Diyor ki, ‘Ben ölürsem, lütfen benim cesedime yeme olur mu?’ Yedi yaşında bir kızın yaptığına bakar mısınız? Kedisine sesleniyor ve ‘İsrail bizi vurursa, lütfen cesedim yeme. Başkalarının cesedini ye. Ben seni çok seviyorum. Beni yem olarak görme’ diyor. Çocukların yaşadığı, gerçekten insanlık adına utanç vericidir. Onun için soykırımın bir an önce durdurulmasını rica ediyorum.
Ben de buradan, Sayın Başkanımızın huzurunda, bütün Türkiye’deki belediyelerden, İsrail’deki ürünleri kullanmamalarını rica ediyorum. Boykot, çok ama çok önemli. Hala ama hala, bütün bu utanç verici, orantısız savaşa rağmen, belediyeler arasında dostluk anlaşmaları vardır. Bu anlaşmaların iptal edilmesini de rica ediyorum. Sayın Başkanımıza çok çok teşekkür ediyorum. Sayın Başkanımı da kesinlikle ama kesinlikle bir gün Gazze’de ve Filistin’de ağırlayacağız. Onun için de şimdi ben kendisini bir şey emanet edeceğim. Bu Filistin atkısını bana veren kişi, Filistin Spor Bakanımız. Kendisi 20 yıldır hapiste kaldı. Filistin için savaştı. Bu atkı size takdim edeceğim. Filistin’e geldiğiniz zaman kesinlikle alacağız sizden.”
Bereket, İmamoğlu’na Filistin işi atkı ile birlikte rozet ve eşi Dilek İmamoğlu’na ulaştırması için bileklik hediye etti. İmamoğlu, “Filistin rozetini yakanızda değil, kalbinizde taşıyacağınıza inanıyorum” diyen Bereket’e şu sözlerle karşılık verdi:
“Öyle onurlandım ki. Buraya 100 metre kala arkadaşlarım bana Yusuf’tan bahsetti. Ve burada tanıştık. Çok gururlandım Yusuf. Şunu söyleyeyim. Doğduk doğalı bizim Filistin’de yapılanlarla ilgili içimiz yanıyor ve öyle büyüdük. Bu ülkede, siyaset ve siyasi görüşün adı bile anılmaz Filistin meselesinde. Herkes duygulanır. Her görüşten insan duygulanır. Bugün tahmin edemeyeceğimiz görüşteki insanlar, en sol görüşteki insanlar, gidip orada mücadelenin içine katıldılar.
Dolayısıyla, bu konunun bizde siyaseti yok. Bu insanlık dramının, inan ki 86 milyon insan yanında. Birkaç patavatsız söz de olsa hiç önemi yok. Biz, sizin yanınızdayız kardeşim inşallah. Ne güzel sözler söyledin. Akılla, bilimle, çok çalışmayla, birilerinin yaptığı gibi silahla savaşı değil, silahla barışı değil, bu söylediğin yolculukla en güçlü barışı, hep birlikte inşallah Ortadoğu’da, bütün dünyada, özellikle İslam coğrafyasında hep birlikte var ederiz. Yolun açık olsun zihni güzel kardeşim.