ADD Genel Başkanı: Hukuk Devleti Devre Dışında

ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt: ”AKP Döneminde Aşama Aşama Hukuk ve Anayasa Katledilerek Hukuk Devleti Devre Dışına Çıkarılmıştır”

(ADD) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, dün akşam Ankara Emek Rotary Kulübü Meslek Hizmetleri Ödül Töreni’nde; “Türkiye’de AKP iktidarı döneminde, 22 senede aşama aşama hukuk ve anayasa katledilerek hukuk devleti devre dışına çıkarılmıştır. Can Atalay olayı bu serüvenin bir tezahürü” dedi.

ADD Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, dün akşam Ankara Emek Rotary Kulübü tarafından düzenlenen Meslek Hizmetleri Ödül Töreni’nde Meslek Hizmet Ödülü aldı. Bozkurt, tören sonunda Anayasa Mahkemesi’nin TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın, ihlali kararlarına rağmen hala cezaevinde tutulmasına tepki gösterdi.

Odul toreni
Add Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt Ödül Aldı.

ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt konuyla ilişkin şunları söyledi:

BUNUN HUKUKLA, ANAYASAYLA, YASALARLA, EVRENSEL HUKUK KURALLARIYLA, HUKUK DEVLETİ İLKESİYLE BAĞDAŞIR YANI YOKTUR”

ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, “Sadece Can Atalay konusu değil, Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde, 22 senede aşama aşama hukuk ve anayasa katledilerek hukuk devleti devre dışına çıkarılmıştır. Can Atalay olayı bu serüvenin bir tezahürü şu anda. Can Atalay milletvekili seçilmiş bir arkadaşımız, Yüksek Seçim Kurulu milletvekili seçilmesinin uygun olmadığı kişileri zaten aday olarak kabul etmiyor. Demek ki bir engel yokmuş ki aday olmuş. Cumhurbaşkanı da kalkıyor diyor ki ‘Bu terörist.’ O zaman Cumhurbaşkanı’na sormak gerekir, kardeşim senin Yüksek Seçim Kurulu’n teröriste nasıl milletvekili seçilebilir diye yeterlilik verdi ve aday yaptı? Dolayısıyla bunun hukukla, anayasayla, yasalarla, evrensel hukuk kurallarıyla, hukuk devleti ilkesiyle, bırakın aşiret devletiyle bile bağdaşır yanı yoktur. Aşiretin bile bir geleneği vardır. Aşiretin bile bir ihtiyarlar heyeti vardır, bu ihtiyarlar heyeti belli konularda karar verir. Biz de şimdi maşallah ne ihtiyarlar heyeti kaldı, ne devlet kaldı, ne hukuk kaldı. Dolayısıyla böyle bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç çok üzücü.

Add genel başkanı: hukuk devleti devre dışında
Add Genel Başkanı: Hukuk Devleti Devre Dışında

BU TÜR YOL ARIZALARINI MUTLAKA AŞACAĞIZ”

(ADD) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, olay sadece Can Atalay olayı katiyen değildir. Bu olay; 2007’de Ergenekon, Balyoz kumpas davaları sürecinde Türk ordusunun çökertilmesiyle, 2010’daki referandumda Türk yargısının FETÖ’ye teslim edilmesiyle, 2016 15 Temmuz bahanesiyle, 2017’de 16 Nisan referandumuyla Türk devletinin 96 yıllık rejiminin ortadan kaldırılmasıyla ete kemiğe bürünmüştür. Bugün bunun tezahürlerini yaşıyoruz. Ama buradan şu kadarını söyleyeyim, ben Türk milletinden asla ümidimi kesmiş değilim. Bunu mutlaka aşacağız. Biz koskoca 600 yıllık Osmanlı hanedanını aşmış bir milletiz. Bu tür yol arızalarını mutlaka aşacağız.

ADD TARİHÇE

Atatürk’ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler, O’nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919’un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.

Oysa Atatürk;

Sadece “bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker “değildir.

O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, her alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan;

Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ;

Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve şeriattan kaynaklanan “nakil”e dayalı kurum ve kurallardan kurtarıp, sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve böyle kalmanın yollarını gösteren , “akıl”a dayalı lâik düşünce, lâik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini toplum yaşamında egemen kılan;

Tüm özgürlüklerin ve insan haklarının sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan;

Yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak ,yapay eşitsizlikleri kaldıran;

İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan;

Ulusal ekonominin girişimcilerin keyfine, yalnız kâr ve rekabet mekanizmasına göre başıboş biçimde işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet tarafından yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan;

Yurdumuzun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden, Türkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren;

Misak-ı Millî sınırları içinde “Türk’üm” diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri yapan;

Her yurttaşın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar”ın yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan;

Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev sayan;

Türk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kökenine bağlayan;

“Yurtta barış, Dünyada barış” ilkesi ile devlet yaşamında ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, ırkçılığı, saldırı savaşını mahkûm eden;

Dış politikada “Dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olma” ölçütünü ve “karşılıklılık kuralını” vazgeçilmez ilke yapan;

Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaş Devlet Kurucusudur.

Bu durum karşısında Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, “Atatürkçü Düşünce Derneği”ni kurarak, O’nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır.

” Kurucular Kurulu – 19 Mayıs 1989 “

Güncel Haberler

Benzer Haberler

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz