Yazar Alev Alatlı Hayatını Kaybetti

Yazar Alev Alatlı, 79 yaşında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Yazar Alev Alatlı, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Alatlı’nın ölüm haberini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından duyurdu. Koca, şu paylaşımı yaptı:

Yazar alev alatlı hayatını kaybetti
Yazar Alev Alatlı Hayatını Kaybetti

“Alev Hanımı kaybettik. Kendisini ziyarete gittiğimde, ‘Bu toprakları daha çok sevdirmeliyiz’ demişti. Bu sözünü aydınlarımıza, yöneticilere, ülkemizin bugününe, yarınlarına etki etme gücüne sahip herkese yönelik bir vasiyet olarak anlamıştım. Alev Alatlı, fikir ve sanat hayatımızın büyük isimlerindendi. 2014 yılında edebiyat dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü başta olmak üzere, pek çok ödülle onurlandırılmıştı. Hepimizin başı sağ olsun.”

ALEV ALATLI KİMDİR?

Alev Alatlı, 1944 yılında İzmir’de doğdu. Liseyi babasının görevi nedeniyle Tokyo’da okudu. Ekonomi ve istatistik lisansını Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden, ekonomi ve ekonometri yüksek lisansını ise “Fulbright” bursuyla gittiği Vanderbilt Üniversitesi’nden aldı. Doktora programına Dartmouth College’da başlayan Alatlı, ilahiyat, düşünce ve medeniyet tarihi üzerine yoğunlaştı fakat doktora derecesini tamamlamadan 1974’te Türkiye’ye döndü. Alatlı, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim görevlisi, Devlet Planlama Teşkilatı’nda kıdemli ekonomist olarak çalıştı. Filistin davasının tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı 1986 yılında Tunus’ta sürgünde bulunan Yaser Arafat tarafından “Özgürlük Madalyası”na layık görüldü. Alev Alatlı, edebiyat alanında 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü aldı. Alatlı, 2018 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından oluşturulan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu’na üye olarak atandı. Alatlı, bir süredir hastanede tedavi görüyordu.

Madalya
Yazar Alev Alatlı Hayatını Kaybetti

Alev Alatlı Eserleri

Basılan ilk romanı “Yaseminler Tüter mi Hala?” Ocak, 1985’de çıktı. “Yaseminler Türer mi Hala?” Eleni olarak doğan, Naciye’ye dönüşen, Türk kocasına dört çocuk doğurduktan sonra Eski Hisar göçmeni bir Anadolu Rum’u ile evlenen bir kadının sahiciye yakın hikayesidir.

İkinci kitabı, “İşkenceci” bir yıl sonra geldi, 1986. Burada da “şiddet”i ve şiddetin türevi “işkence”yi irdeledi – Türkiye toplumunun şiddete yatkınlığına işaret etti. Yazar bu eserden sonra Türkiye Psikoloji de denilebilecek eserler meydana getirmeye başladı. Bu bağlamda “Or’da kimse var mı?” adlı dört ciltlik kitabını yayımladı.

Yazar bu kitap hakkında şunları söylüyor:

“Or’da kimse var mı? Benim sorduğum bir soruydu. Bu düşündüklerimi sadece ben mi düşünüyorum diye bir soru. Gördük ki, hayır, kitap 1992’de basıldı, o zamandan beri her yıl sessiz sedasız yeni bir baskı yapıyor. Or’da ne çok insan varmış, meğer!

Dörtlü, 1970-1990 arası Türk ruhunun cenklerini anlatır – sosyalizmle, sosyal demokrasiyle, ülkücülükle, İslamiyetle, Kürtçülükle cenklerini. Bu arada da trajik bir kadın, Günay Rodoplu, kimselere dert anlatamadan ömrünü tamamlar. Dert anlatamadan, çünkü Günay Rodoplu, hiç farkında değildir ama “fuzzy”dir. “Fuzzy” yani çokdeğişkenli mantık, yani, yeni fizik, yani kaos teorisi, Kelebek Etkisi.

“Hem solcuyum hem de sağcı” dediği için dışlanmış, ne Şiran’a ne de Selahattin’e yar olamamıştır, mesela. Zamanın toplumu “Holistic” ya da “bütüncül” düşünceden çok uzaktır onun için kadına kıyarlar.”

İki ciltlik “Schrödinger’in Kedisi“. Kitap “2035 Türkiye’sine dair, fütüristik bir bilim kurgu değil, bilimi temel alan kurgu” olarak değerlendiriliyor yazar tarafından. Dinden, eğitime, ekonomiden, aile yaşamına kadar, bilimdeki yeni gelişmeler ışığı altında ülkemize neler olabileceğini anlatıyor kitap.

Güncel Haberler

Benzer Haberler

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz