Belediye tarafından başlatılan girişimlerle han, hamam ve konaklarıyla ünlü Safranbolu, 33 Avrupa ülkesini kapsayan Cittaslow ağına dahil oldu. Türkiye’de Cittaslow hareketine dahil olan 25 kentten biri olma özelliğine kavuştu. Belediye Başkanı Elif Köse, “Turizmin gelişimine önemli bir katkı sunacaktır” dedi.
Safranbolu turizm gelişimi
Belediye Başkanı Mimar Elif Köse öncülüğünde başlatılan, Cittaslow hareketine dahil olma girişimleri 2023 yılı içerisinde başlatılmıştı. Uluslararası Cittaslow Komitesi Türkiye temsilcileri, şehre gelerek incelemelerde bulunmuş ve Cittaslow hareketine giriş süreci başlamıştı. Geçtiğimiz günlerde Belçika’nın Damme kentine düzenlenen sertifika töreni ile Cittaslow belgesini aldı.
“BU ÜNVANI HAKEDEN KENTLERDEN BİRİYDİ”
Konuyla ilgili açıklama yapan Elif Köse, şunları söyledi:
“Bu belgenin Safranbolu’ya hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Geçtiğimiz günlerde Belçika’nın Damme kentinde Safranbolu’ya belgesi takdim edildi. Cittaslow kentlerin kendi kimliklerine sahip çıkması ve küreselleşmeyle birbirine benzeyen kentlerin olmaması adına kurulmuş böyle bir amacı olan yapı. Özellikle de şunun altını çizmek istiyorum; Safranbolu UNESCO Dünya Miras Listesi’nde. Şimdi bu ünvanının yanına bir de Cittaslow ağına dahil olarak bu ünvana sahip olmuş oldu.
Safranbolu kendi kültürüne sahip çıkan, kent ölçeğinde korunan Türkiye’deki tek kent. Bu ünvanı da dahil edilmeyi de en çok hak eden kentlerden biriydi. Değişen ve gelişen dünya düzeninde Safranbolu’nun ve Safranbolu gibi tarihi kimliği olan kentlerin var olan yerel kimliğine sahip çıkması çok kıymetli. Değişmemesi çok kıymetli ve aynı şekilde gelecek nesillere aktarılması çok kıymetli. Biz UNESCO ve Cittaslow’un şartlarını yerine getirerek kendimizi hem geleceğe hazırlıyoruz hem de var olan kimliğimize sahip çıkıyoruz.”
“Sakin şehir ünvanıyla özellikle pandemi sonrasında daha dingin, rahat, huzurlu kentlerin tercih edilmesi sebebiyle turizme çok büyük katkısı olacak” diyen Köse, “Özellikle de Avrupa kentlerinden 33 Avrupa kentinin dahil olduğu bu ağda, Safranbolu’nun da bulunması turizmin olumlu yönde gelişmesi ve katma değerini yükseltmesi anlamına gelmektedir. Bunu önümüzdeki günlerde yaşayarak hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Şehir eski çağlarda Homeros’un İlyada destanında geçen Paflagonya bölgesinde yer almaktadır ve bilinen tarihi MÖ 3000 yıllarına kadar gider. MÖ 3000 ve 4000 tarihli tümülüsler, Safranbolu’nun insan yerleşimi açısından uzun bir tarihi olduğunu göstermektedir. Şehir Flaviopolis, Theodoropolis, Hadrianopolis, Germia ve Dadibra (Dadybra) gibi antik kasabalarla yorumlanmıştır. Bölgedeki bilinen ilk medeniyetler Hititlerin komşuları olan Gaspalar ve Zalpalardır. Bölgede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar (Bizans), Selçuklu Hanedanı, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.
Şehir Selçuklular tarafından fethedildiğinde adı Dadibra idi. Safranbolu, Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın oğlu Muhiddin Mesut Şah tarafından 1196 yılında Türklerin eline geçmiştir. Muhiddin Mesut Şah, Yunan-Bizanslı nüfusa savaşmadan teslim olmaları durumunda hayatlarını koruyacağına söz vermiş fakat kayıtlara göre şehir savaşla ele geçirilmiştir. Hıristiyanlara ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur. 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğulları Beyliği, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğulları Beyliği ve 1423 yılından sonra da Osmanlı Devleti’nin elinde bulunmuştur. Şu anki Kıranköy bölgesinde, Yunan topluluk bulunmaktaydı. Burası daha sonra merkez Yunan mahallesi olmuş ve 1923’teki nüfus değişimi bu bölgede gerçekleşmiştir.
Selçukluların idaresinde şehrin adı Zalifre olmuştur ve Sinop – Kastamonu – Safranbolu – Gerede – Söğüt uç bölgesi durumuna gelmiştir. Sonraki yıllarda şehir Türkmenler ve Bizanslılar arasında birkaç defa el değiştirmiştir. 1213 ile 1280 yılları arasında kasabayı, Anadolu Selçuklu Devleti’nin uç beyliği durumundaki Kastamonu ve Sinop bölgesine yerleşmiş olan Çobanoğulları Beyliği yönetmiştir. Daha sonra Çobanoğuları Moğol İlhanlılar’a vergi vermeye başlamıştır.
1326’da Candaroğulu Süleyman Paşa şehri ele geçirmiş, 1332’de Kastamonu’ya gitmekte olan İbn Battuta ve Kastamonu paşasının oğlu vali Ali Bey ile görüşmüştür. İbn Battuta’ya göre geldiğinde, Hanefi ögretisini öğretmekte olan bir medrese bulunmaktaydı. Candaroğulları Beyliği dönemiyle bölgede İslami mimari hareketlenmiştir; bu dönemde Gazi Süleyman Paşa Camii kullanılmaktaydı. Ayrıca eski bir Bizans kilisesi, iki hamam ve çeşitli çeşmeler bulunmaktaydı. Benzer bir İslami yapılanma ancak 17. yüzyılda olacaktır.
Safranbolu 14. yüzyılın ortalarında ilk defa Osmanlı kontrolüne geçmiştir ve bu tarihten 1416’da tamamen fethedilene kadar Osmanlı Devleti ile Candaroğulları arasında bir sınır bölgesi olmuştur. Bölgeye Osmanlılar Yörükan-i Taraklı olarak bilinen çok sayıda Türkmen göçebeyi yerleştirmeye çalışmıştır ve şehrin ismi bu dönemden sonra Taraklı Borglu veya kısaca Borglu ve Borlu olarak adlandırılmıştır. 18. yüzyılın ortalarında Zağfiranpolis kullanılmaya başlanmıştır ve daha sonra 19. yüzyılın ortasında kısa bir süre için Zağfiran Benderli kullanılmıştır fakat 19. yüzyılın son çeyreğinde Zağfiran Bolu olarak değişmiştir. En son olarak ise Zafranbolu ve daha sonra Safranbolu şekline dönüşmüştür.
Osmanlı Devleti zamanında özellikle 17. yüzyılda İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde konaklama merkezi olmasıyla kültürel ve ekonomik olarak en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Aynı devirde Osmanlı sarayı ve devlet adamları şehre önemli eserler katmıştır.
18. yüzyıldan başlayarak, III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde de devam eden ve 1850’den sonra artan İstanbul’a belgelenmiş göç ile Safranbolulular sarayda etkili olmaya başlamışlardır. Göçmenlerin çoğunluğu fırıncılık veya denizcilik yapmaktaydılar. Xavier de Planhol’a göre 1860’tan başlayarak Safranbolulular İstanbul’da fırıncılık konusunda tekel kurmuşlardı ve fırınlarda çalışan yaklaşık her beş kişiden üçü Safranbolu bölgesinden gelmekteydi. Büyük ihtimalle mevki sahibi ve tanınmış kişiler Safranbolu’dan akrabalarını, arkadaşlarını veya müşterilerini İstanbul’a getirmekteydiler. Planhol’a göre Safranbolu’dan İstanbul’a gelen Yunanların büyük çoğunluğu denizcilik yapmaktaydı.
1939’da işletmeye alınan Karabük Demir Çelik Fabrikası ile Karabük ilgi merkezi durumuna gelmiştir ve Safranbolu 1950’lerde Anadolu’da gerçekleşen modern şehirleşmeden fazla etkilenmemiştir. Bu nedenle mimari gelenekleri, özellikle yarı ahşap, üç odalı Pontian Yunan stilinde depreme dayanıklı evleri korunmuştur. UNESCO tarafından 17 Aralık 1994 tarihinde Dünya Mirası listesine alınarak “Dünya Kenti” unvanını almıştır. Dünya Miras Şehirleri Organizasyonu’nun (OWHC) aktif üyesi olan Safranbolu’da 2000 yılında OWHC yönetim kurulu toplantısı düzenlenmiştir