Eskişehir Alpagut ve Atalan’a yapılmak istenen altın gümüş madeninin tehlikelerine dikkat çeken ESÇEVDER Yönetim Kurulu Üyesi Nursel Şurabatır, “Sakarya Nehri’ni de besleyen yer altı sularına siyanür karışarak, solunum, cilt teması veya bulaştıkları içme ve kullanma suları ve besin yoluyla vücuda girecektir” dedi.
Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği: “Maden Eskişehir’i tehdit ediyor, siyanür besin ve sularla vücuda girecek”
Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER)’in çağrısıyla Hamamyolu Caddesi’nde bulunan Yediler Parkı’nda bir araya gelen vatandaşlar, Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş.’nin hayata geçirmek istediği altın-gümüş madenine tepki gösterdi. 15 Ağustos’ta yapılacak olan halkın katılımı toplantısını hatırlatan ESÇEVDER Yönetim Kurulu Üyesi Nursel Şurabatır, madenin yapıldığı taktirde bölgedeki ağaçların kesileceğini ve siyanürün hem doğaya hem insan sağlığına zarar vereceğini söyledi.
“15 Ağustos’ta halkın katılımı toplantısı düzenlenecek”
Nursel Şurabatır açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Tepebaşı İlçesi Atalan Mahallesi ve Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi mevkisinde, Cengiz Holding’in şirketi, siyanürlü altın ve gümüş madeni açmak için harekete geçmiş yerel seçim öncesi ÇED olarak bilinen Çevresel Etki Değerlendirme başvurusunu geri çekmiş idi. Şirket, 1 Temmuz 2024’te, ÇED başvuru dosyasını Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne teslim etti. Teslim ettikten 5 gün gibi kısa bir sürede başvuru uygun bulundu ve Bakanlığın sisteminden duyurulmuş ve Halkın Bilgilendirme Toplantısı 15 Ağustos 2024’te olacağı ilan edildi.
“Siyanürlü yığın liç yöntemi kullanılacak”
Başvurusu yapılan maden sahasının toplam ruhsat alanı 2 bin 740 hektardır. 15 yıllık olarak planlanan projede yılda 12 milyon ton kazı yapılacak ve patlatmalı açık ocak işletmeciliği, aynı İliç’te olduğu gibi siyanürlü yığın liç yöntemi kullanılacaktır. Bu bölge, Orta Sakarya Havzası’nda ve Sakarya Nehri’ne sadece 4 kilometre uzaklıkta, verimli toprağı ile İç Anadolu’nun Çukurovası olarak anılan, dört mevsim narenciye dahil çok çeşitli sebzenin, meyvenin yetiştiği bir bölgedir. Bölge ülkenin narenciye ve sebze ihtiyacının yüzde 20’sini karşılamaktadır. Yılda en az 2 ila 4 kez ürün alınabilmektedir. Ülkemizde Iğdır’la birlikte mikroklima özelliği olan iki bölgeden biridir.
“Ağaçlarımız kesilecek, tarım arazilerimiz yok edilecek”
Proje sahasında 28 endemik bitki türü, 61 omurgalı tür ve 128 kuş türü bulunmaktadır. Proje sahası birinci arkeolojik sit alanına 220 metre mesafededir. Proje sahasını yüzde 65’i ormanlık arazidir. Kısaca söylersek ormanları, tarım alanları, meraları, akarsuları ve kültürel zenginliğiyle, şehrimizin ve ülkemizin gözbebeği bir bölgede ağaçlarımız kesilecek, ormanlarımız, tarım arazilerimiz yok edilecek, sondajlar, patlamalar ve işletme için kullanılacak milyonlarca ton su nedeniyle su kaynaklarımız kuruyacak, tarım, hayvancılık, arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız yerini toza bırakacak, yüzyıllardır bu topraklarda üreten halkımız, çaresizce köylerinden göç etmek zorunda kalacaktır.
“KOAH, kanser gibi akciğer hastalıklarına yol açacaktır”
Anadolu’nun asıl hazineleri olan endemik bitki türleri yok olacak bölgede yaşayan hayvanlar yaşam alanlarını kaybedecek ekosistem onarılmaz hasar alacaktır. Sakarya Nehri’ni de besleyen yer altı sularına siyanür karışarak, solunum, cilt teması veya bulaştıkları içme ve kullanma suları ve besin yoluyla vücuda girecektir. Ağır metaller ve siyanür kan hastalıkları, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, akıl hastalıkları, anormal doğumlar, bebeklerde bedensel ve zihinsel gelişme geriliği ve cilt, prostat, karaciğer, mesane, böbrek, akciğer gibi çeşitli kanserlere neden olacağı kesin olup, Ayrıca, sondaj, patlatma ve taşıma sırasında oluşacak toz da amfizem, silikozis, KOAH, kanser gibi akciğer hastalıklarına yol açacaktır.
“Toprağın üstü, altından daha değerlidir”
Cengiz Holdingin başlattığı Alpagut- Atalan Maden Projesi de diğer yağma projeleri gibi şehrimizi ve yaşamımızı tehdit etmektedir. Faaliyet yürüten şirketlerin tek bir kuruş vergi ödemedikleri ve karlarına kar katarken doğayı ve yaşamı nasıl hiçe saydıkları tüm kamuoyu tarafından bilinen bir gerçektir. Kaz dağlarında da dediğimiz gibi toprağın üstü, altından daha değerlidir. Siyasi iktidar, kısa vadeli çıkarlar uğruna yerli ve uluslararası maden şirketlerinin bu toprakların zenginliklerini yağmalamasına ve yaşam alanlarımızın yok etmesine göz yummaktadır.
Ayrıca İliç’te yaşanan katliamda görüldüğü gibi, maden şirketlerinin sorumluluklarını ört bas etme çabasındadır. Ülkenin doğal zenginliklerini yerli ve yabancı şirketlerin talanına açarken; doğal kaynakların kamu eliyle, insan ve çevre yararını gözetecek şekilde işlenmesini bir kez bile gündemimize almamız gerekmektedir. Eskişehir Çevre Derneği, Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu ve Eskişehir Kıymetlidir Platformları olarak bizler, bu topraklarda yaratılan yıkımın mağdurları; ormanları, dereleri, yaşam alanları bu şirketlerin anormal kar hırsı uğruna gasp edilen bu toprakların asıl sahipleri olarak Alpagut-Atalan’da doğanın ve yaşamın talanına izin vermeyeceğiz.”