TBMM Başkanı Kurtulmuş, CHP’li Öztürkmen’in 3 Mart’ın ‘Laiklik Günü’ Olması İçin Verdiği Kanun Teklifini, Gerekçesinde Kaba ve Yaralayıcı Sözler İçerdiği Gerekçesiyle İade Etti
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in 3 Mart’ın ‘Laiklik Günü’ ilan edilmesi için verdiği kanun teklifini, gerekçesinde ‘kaba ve yaralayıcı’ ifadeler olduğu gerekçesiyle iade etti. Kurtulmuş’un “kaba ve yaralayıcı” olarak tanımladığı kısımda “Milli Eğitim Bakanı’nın tarikat/cemaatlerle protokol anlaşmalarını açıkça savunması, Bakanlığın dinci/gerici müfredat dayatması, kadınlara yönelik gerici hamlelerin, Medeni Kanun’a dönük saldırıların artması, hilafet çağrıları ve hilafet bayraklarıyla ülkenin meydanlarında boy gösteren gerici güruhlar açıkça laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almaktadır” ifadeleri yer alıyor.
CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, 3 Mart Devrim Yasaları’nın kabul edildiği günün “Laiklik Günü” olması için 1 Mart’ta TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi sunmuştu. TBMM Başkanlığı, Öztürkmen’in kanun teklifinin gerekçesindeki bazı ifadeler nedeniyle iade etti. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un iade yazısı şöyle:
“KABA VE YARALAYICI SÖZLER VARSA…”
KURTULMUŞ’UN “KABA VE YARALAYICI” OLARAK TANIMLADIĞI İFADELER
Kurtulmuş’un “Kaba ve yaralayıcı” olarak tanımladığı gerekçenin 4. paragrafının 2. cümlesi ise şöyle:
Öztürkmen’in TBMM Başkanlığı’na sunduğu kanun teklifinin gerekçesinin tamamı ise şöyle:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Hilafetin İlgası, Şeriye ve Evkaf Vekâleti ile Harbiye Vekâleti’nin kaldırılması ve Tevhidi Tedrisat Kanunları ile hukuk devletinin temeli atılarak, Türkiye Cumhuriyetinin yol haritası ortaya konmuştur.
“DEVRİM YASASININ 100. YILINDA BELLİ BİR KESİM ŞERİAT ÇIĞIRTKANLIĞI YAPIYOR”
Bu üç yasa ile ikili hukuk ve ikili eğitim sisteminin yanı sıra hilafet de kaldırılarak demokratik, laik hukuk devleti yolunda en büyük adım atılmıştır. Kabul edilen ilk kanunla, dinin ve ordunun siyaset aracı olarak kullanılmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Şeriye ve Evkaf Bakanlığı kaldırılmış; Şeyhülislamlık, şeri mahkemeler ve fetva usulü tarihe karışmıştır. İkinci olarak kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (öğretim Birliği Yasası) ile kız çocuklarına erkek çocuklarıyla eşit eğitim imkanı sağlanmış ve bilimsel düşüncenin önü açılmıştır. Üçüncü kanun ile de hilafet kaldırılarak, laiklik ilkesinin temeli atılmıştır.
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesinin kurulduğu üç devrim yasasının 100. yıl dönümünde, Cumhuriyet değerlerine ve kazanımlarına dönük belli bir kesim tarafından sistematik bir şekilde saldırılmakta ve şeriat çığırtkanlıkları yapılmaktadır.
“HİLAFET BAYRAKLARIYLA ÜLKENİN MEYDANLARINDA BOY GÖSTEREN GERİCİ GÜRUHLAR AÇIKÇA LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ HEDEF ALMAKTA”
Son dönemde gerici saldırıların arttığını, gerici kuşatmanın büyüdüğünü farklı alanlarda yaşıyoruz ve görüyoruz. Milli Eğitim Bakanının tarikat/cemaatlerle protokol anlaşmalarını açıkça savunması, Bakanlığın dinci/gerici müfredat dayatması, kadınlara yönelik gerici hamlelerin, Medeni Kanun’a dönük saldırıların artması, hilafet çağrıları ve hilafet bayraklarıyla ülkenin meydanlarında boy gösteren gerici güruhlar açıkça Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almaktadır. Ülkemizin, idari, hukuki ve toplumsal yapısını tamamen değiştirme amacıyla atılan bu adımlarla toplumsal yaşamın güvencesi olan laiklik, ayaklar altına alınmakta hatta açık bir biçimde tasfiyesi hedeflenmektedir.
“BU TABLO, LAİKLİK MÜCADELESİNİN YAŞAMSAL OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA BİZLERE GÖSTERMEKTEDİR”
Anayasa’nın temel hükmü olan laikliğe dönük açıkça saldırılar kadar bunlara karşı herhangi bir hukuki işlem başlatılmaması kabul edilemezdir. Söz konusu hilafet çağrıları münferit olmadığı gibi bütünlüklü bir saldırının parçası olduğu aşikardır. Laiklik özgürlüktür. Laiklik yurttaşlıktır. Yurttaş haklarıyla vardır. Eşit ve özgür bir toplumun hayatı dönüştürme, değiştirme iradesinin temeli de laikliktir. Laikliğin tasfiyesi, önüne arkasına sıfatlar getirilerek aşındırılması bu iradeyi en hafif deyimiyle zedeler, zayıflatır, ortadan kaldırır. Karşı karşıya olduğumuz bu tablo, laiklik mücadelesinin yaşamsal olduğunu bir kez daha bizlere göstermektedir.
Bu doğrultuda, Cumhuriyet’in eşsiz hukuk devriminin sacayağını oluşturan ve Türkiye’nin çağdaş dünyanın onurlu bir üyesi olmasının önünü açan 3 Mart Devrim Yasalarının kabul edilmesinin 100. Yılında bu özel günün, Laiklik Günü olması büyük bir öneme sahiptir.”