İkinci İnönü Zaferi’nin 103. yıl dönümü dolayısıyla Bozüyük’te Metristepe Zafer Anıtı ve Bozüyük İnönü Savaşları Şehitliği’nde anma programları düzenlendi.
2. İnönü Zaferi
Öğle saatlerinde Metristepe Anıtı’nda başlayan programda, saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı okundu, saygı atışı yapıldı. Bilecik Valisi Şefik Aygöl tarafından Şeref Defteri’nin imzalanmasının ardından Akpınar Mahallesi’nde bulunan Bozüyük İnönü Savaşları Şehitliği’ne geçildi.
Buradaki program protokol üyeleri tarafından anıta çelenk sunulması ile başladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından saygı atışı yapıldı. Öğrenciler tarafından anma günü ile ilgili şiirler okundu.
Programda konuşan Bozüyük Şehit Aileleri ve Gaziler Dayanışma Derneği Başkanı İsmail Topal, “İkinci İnönü zaferi, kurtuluş yolunda umutları canlandırıp milletimize moral verirken nihai zafere ulaşmanın yolunu açmıştır. ‘Geçmişini bilmeyenlerin geleceği olmaz’ özdeyişinin ışığında bize düşen görev, yaşanan fedakârlıkları yeni nesillere aktararak bu ruhun ve şuurun yaşamasını sağlamaktır. Dün Çanakkale’de olduğu gibi Afrin’de, El-Bab’da, Kandilde Devletimizin bekası için aynı kararlılık ve duygularla mücadeleyi sürdürmek zorundayız. Bozüyük Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği olarak üzerimize düşen görevi yapmayı bir borç biliriz” dedi.
İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan’ın günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapmasının ardından söz alan Bozüyük Belediye Başkanı Mehmet Talat Bakkalcıoğlu, şunları söyledi:
“Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi İnönü Savaşları’nda yalnızca düşman değil, milletin makûs talihi de yenilmişti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk ışığı doğmuş ve temeli İnönü Savaşları’nda atılmıştır. Bu temelin harcı İnönü Savaşları şehitlerinin kanıyla sulanmıştır.
Dumlupınar’daki büyük zaferle taçlanan Kurtuluş Savaşının tüm aşamaları büyük bir destandır. Bugün batı emperyalizminden ve doğu bağnazlığından arınmış, çağdaş, uygar, laik bir devletimiz varsa, bu topraklarda özgür yurttaşlar olarak yaşıyorsak, şu vatanı çeviren denizlere bizim diye bakabiliyorsak ve hatta nefes alabiliyorsak, hepsini öncelikle şu an üstünde durduğumuz bu toprakları kanlarıyla sulamış ve Kurtuluş Savaşında yurdun her yerinde canını vermiş yüce şehitlerimize borçluyuz.
Bütün bu başarıların kurucusu olan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, İnönü Savaşları cephe komutanı İsmet Paşa’ya ve onların yanında yer alan bütün yol ve silah arkadaşlarına borçluyuz. Bu vatan uğruna can veren bütün şehitlerimizin hepsini minnet ve rahmetle anıyorum.”
Başkan Bakkalcıoğlu’nun ardından Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşan Garnizon Komutanı Mühimmat Binbaşı Caner Yılmaz, İnönü Savaşları ile ilgili bilgi vererek zaferin önemini anlattı. Son olarak Bilecik Valisi Şefik Aygöl, 2. İnönü Zaferi’nin yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve silah arkadaşları olmak üzere bu topraklar için canını siper etmiş binlerce kahraman şehidi ve gazileri minnet ve rahmetle andı.
İkinci İnönü Muharebesi, 23 Mart-1 Nisan 1921 tarihleri arasında İnönü yakınlarında gerçekleşen muharebe.
Birinci İnönü Muharebesi’nden kazanç sağlayamayan ve Türk kuvvetlerinin güçlenmesine imkân vermeden imhasını sağlamak; Eskişehir ve Afyon stratejik bölgesini ele geçirmek, Sevr Antlaşması hükümlerini zorla Millî Hükümete kabul ettirmek maksadıyla 23 Mart 1921 günü ileri harekata geçen Bursa bölgesine çekilen 3. Yunan Kolordusu ve Uşak bölgesinde bulunan 1. Yunan Kolordusu Londra Konferansı’na gitmek için hazırlanan Türk temsilcileri daha yoldayken, tüm barış kapılarını kapayıp, biri Afyonkarahisar diğeri Eskişehir istikametinde iki koldan saldırıyı başlattılar.
Mirliva (Tuğgeneral) İsmet Paşa komutasındaki birlikler, karargahı Eskişehir’de olmak üzere, güneyden kuzeye 11, 24 ve 61. Piyade Tümenleri birinci hatta; 3. Piyade Tümeni ve 1. Süvari Tugayı örtme görevini müteakip ihtiyatta olacak şekilde, İnönü mevzilerinde savunma için tertiplendi.
Yunan birlikleri muharebenin ilk dört gününde çok başarılı olarak 24 Mart’ta Dumlupınar’ı, 27 Mart’ta da Afyon’u ele geçirdiler. Eskişehir yönünde gelişen Yunan saldırısı ise Birinci İnönü Muharebesi’nde takip edilen yoldan ilerlemekteydi. İnönü mevkiindeki çatışmalar 27 Mart sabahı başladı. Yunan ordusunun ilk günlerde etkili taarruzlar yapması üzerine bu sıkışık anda takviye olmak üzere TBMM’nde alınan karar doğrultusunda Meclis Muhafız Taburu ile birlikte Millî Savunma Bakanı Fevzi Paşa cepheye gitti.
Mevzilerin savunulmasında hiç zaaf göstermeyen ve emirlerinde son derece kesin davranan Cephe Komutanı İsmet Paşa’nın başarılı karşı taarruz emriyle düşman güçleri geri çekilmek zorunda kaldılar. Yunan ordusu bu çekilişi sırasında Türk süvarilerinin ısrarlı takipleri sonucunda ağır kayıplar vermiştir. Buna karşılık Yunan ordusunun güney cephesinde yaptığı taarruz gelişme göstermiş, Afyonu işgal eden Yunan kuvvetleri Çay-Bolvadin hattına kadar ilerlemişlerdi.
Ancak Yunan birlikleri 30 Mart’ta yaptıkları ikinci saldırıda da geri püskürtülünce güneyde Afyon şehrinden çekilmek durumunda kaldılar. Geri çekilen Yunan ordusuna Türk süvarileri tarafından Yenişehir ovasında kuvvetli bir darbe indirilmiştir. Yunanların mağlubiyeti Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa tarafından 1 Nisan 1921’de TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya telgrafla duyurulur.
“Düşman, binlerce ölüsüyle doldurduğu savaş meydanını silahlarımıza bırakmıştır” diye çekilen telgrafa Mustafa Kemal Paşa cevaben “Siz orada yalnız düşmanı değil milletin makus talihini de yendiniz. İstila altındaki topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en ücra köşelerine kadar zaferinizi kutluyor” diye yazmıştır. Bu savaşta ölen askerler Bilecik şehri sınırlarında bulunan İnönü Şehitliği’nde gömülüdür.
Birinci İnönü Muharebesi (09-11 Ocak 1921)
Mondros Ateşkes Antlaşması ile İtilaf Devletleri Türklere çok ağır şartlar içeren bir antlaşma imzalattılar. Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’yi geçemeyen galipler, savaştan sonra silah kullanmadan Anadolu’yu işgale başladılar. İşte böyle bir zamanda “Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir… Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi, mutlak o milletin hürriyet ve istiklaline sahip olması ile mümkündür. Ben yaşayabilmek için müstakil bir milletin evladı kalmalıyım.
Bu sebeple millî istiklal bence bir hayat meselesidir.” diyen Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde başlatılan Türk İstiklal Savaşı, tüm dünyaya Türk milletinin haysiyetiyle ve şerefiyle yaşamak istediğini göstermişti. Bu süreçte atılan önemli adımlardan birisi de düzenli ordunun kurulmasından sonra kazanılan Birinci İnönü Zaferi’dir.
6 Ocak 1921 günü Bursa’dan Eskişehir yönüne, Uşak’tan Afyon yönüne iki kol hâlinde ileri harekâta başlayan Yunanlılar, 9 Ocak’ta İnönü mevzilerine kadar geldiler. 9 Ocak 1921 günü mevzii ilerisindeki Türk emniyet kuvvetleriyle Yunan öncü kuvvetleri arasındaki muharebeler karanlık basıncaya kadar bütün şiddetiyle devam etti.
Yunan kuvvetleri 10 Ocak 1921 günü saat 06.30’da Adalar Tümeni ile Kovalca-Akpınar, İzmir Tümeni ile de Yeniköy-Teke-Hayriye savunma hattına taarruza başladı. Bir kısım kuvvetleriyle de Söğüt-Gündüzbey doğrultusunda ilerliyordu.
Havanın çok sisli olmasından faydalanan Yunan birlikleri, özellikle demir yolu güneyindeki 11’inci Tümen bölgesinde hızla ilerleyerek İntikam Tepe’yi ele geçirdi. Buradaki muharebeler saat 14.00’e kadar devam etti.
10 Ocak 1921 günü saat 16.00’da Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın teklifi ve Fevzi Paşa’nın emriyle Türk birlikleri Beşkardeşdağı-Zemzemiye-Oklubalı hattına alındılar. Cephe karargâhı da Çukurhisar’a taşındı.
Yunan birlikleri Akpınar-Kovalca hattını işgal ettikten sonra taarruzlarını durdurarak bu hatta kaldılar. Cephenin 61’inci Tümenle takviye edilmeye başlanması, Türklerin ne pahasına olursa olsun savunmaya devam edeceklerini göstermişti. Bu durum karşısında Yunanlılar muharebe meydanında Türk Ordusu karşısında tutunamayacaklarını anlayarak, 11 Ocak 1921 sabahı İnönü mevzilerinden çekilmek zorunda kalmışlardır.
Birinci İnönü Muharebesi’ndeki başarı kesin zaferin bir başlangıcını teşkil etmektedir. Bu zaferin önemini Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK şöyle ifade etmiştir:
“Yeni Türkiye Devleti’nin küçük, fakat millî ülkülü genç ordusu, en dar bir hesapla üç kat üstün düşmanı İnönü Meydan Muharebesi’nde mağlup etti. Strateji sanatının en nazik icabatını isabetle uyguladı. İç hatların kullanılmasında harp tarihine parlak bir misal yazdı…”
Birinci İnönü Muharebesi’nin önemli askerî ve siyasi sonuçları olmuştur. Düzenli ordunun ilk zaferi olduğundan Kuvay-ı Milliye’den düzenli orduya geçiş süreci hızlanmış, halkın yeni kurulan Orduya güveni artmıştır. 20 Ocak 1921 tarihinde Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilmiş, egemenlik kayıtsız şartsız millete geçmiş, yürütme ve yasama yetkisi TBMM’ye verilmiştir.
Milli Hükûmetin bu başarısı bütün dünyanın dikkatini çekmiş; Müttefikler, 26 Ocak 1921 tarihinde Osmanlı Devleti’nin Londra’ya bir heyet göndermesini ve bu toplantıya Ankara Hükûmetinden de temsilci bulundurulmasını istemek zorunda kalmışlardır.
İtilaf Devletleri’nden Fransa ve İtalya, savaş sonrası Millî Hükûmete yakınlaşma göstererek, Türk Kurtuluş Hareketi’ne karşı daha anlayışlı bir tutum içine girmişlerdir.
Savaş öncesi gergin olan Türk-Sovyet ilişkileri, Birinci İnönü Muharebesi’nde kazanılan başarıdan sonra yumuşama göstermiş; bunun sonucu olarak Sovyetler Birliği, Türkiye üzerindeki siyasetini gözden geçirmek ihtiyacını duymuştur.
Sonuç olarak; TBMM Hükûmetinin kurduğu düzenli ordu ile kazandığı bu ilk zafer, onun içte ve dışta tanınmasını sağlayıp, saygınlığını artırmış, daha sonra kazanılacak zaferlerin de bir başlangıcı olmuştur.
İkinci İnönü Muharebesi (23 Mart-1Nisan 1921)
Milli mücadele sürecinde kazanılan Birinci İnönü zaferi üzerine İtilaf Devletleri Sevr Antlaşmasında Türkler lehine bir değişiklik yapılmasını görüşmek üzere Londra’da bir konferans toplanmasını kararlaştırmışlardır. 21 Şubat – 11 Mart 1921 tarihleri arasında toplanan bu konferansta, Türk devleti lehine bir sonuç çıkmamış ve mücadeleye devam kararı alınmıştır.
Yunanistan, Londra Konferansı henüz sona ermeden, Anadolu’da yeni bir taarruz yapmak üzere hazırlıklara başlamıştır. Türk Genelkurmayı, Yunanlıların asıl kuvvetleriyle gerek Eskişehir ve gerekse Afyon istikametinde bir taarruza girişeceğini önceden öngördüğü için zamanında gerekli düzeni almış, bir miktar da kuvvet toplayabilmiştir. Ancak yine de insan ve silah yönünden Yunanlılara bir üstünlük sağlayamamış, bu nedenle de İnönü ve Dumlupınar mevzilerini kuvvetlendirmeye çalışmıştır.
Yunan ordusu bu sırada Bursa, Uşak ve bu şehirlerin doğusunda, İzmit ve Gebze’de gruplandırılmıştır. Türk kuvvetleri ise Eskişehir’in kuzey batısında, Dumlupınar’ın doğusunda ve Kocaeli cephesinde bulunmaktadır. İkinci İnönü Muharebesine Türk Ordusu Batı ve Güney Cephesi Komutanlıkları ile Kocaeli Grubu ve Kastamonu ve Havalisi Komutanlıklarıyla katılmıştır. Şubat 1921 ortalarında Yunanlıların Anadolu’daki Küçük Asya Ordusu 1 inci ve 3 üncü Kolordulardan oluşmuştur.
Muharebeler, 23 Mart 1921 günü sabah erken saatlerden itibaren, 3 üncü Yunan Kolordusunun Batı Cephesinden, 1 inci Yunan Kolordusunun da Güney Cephesinden ileri harekete geçmesiyle başlamıştır. Yunan kuvvetleri 27 Mart’a kadar Türk örtme kuvvetleri ile muharebelere girişerek oyalanmışlar ve İnönü mevzilerine dört günde gelebilmişlerdir. 28 Mart günü Metristepe ve Kanlısırt’ı ele geçirmişlerdir. Bu sırada yapılan Türk gece taarruzları başarılı olamamıştır. O sırada güneydeki 1 inci Yunan Kolordusu 24 Mart günü Dumlupınar mevziini ele geçirdikten sonra 28 Mart günü Afyon’u işgal etmiş ve doğuya doğru ilerlemeye başlamıştır. 3 üncü Yunan Kolordusu da 30 Mart’ta tekrar taarruza geçmiş, ancak Türk sağ kanadı bu saldırıyı geri püskürtmüştür.
Ankara’dan yetiştirilen taze kuvvetler sarsılmış bulunan Türk sağ kanadını takviye ederek Yunanlılara karşı giriştiği saldırı ile onların taarruz gücünü kırmıştır. Metristepe’ye o gün yapılan taarruz Yunan birliklerince durdurulmuş ve buradaki süvari tugayını alarak asıl Türk karşı taarruzunu beklediği batı kanadına göndermiştir. 30 Mart’ta bu taarruzu hazırlayan İsmet Paşa ertesi gün taarruza geçmeye karar vermiştir. Fakat daha sonra Yunan birliklerinin 1 Nisan günü sabahın erken saatlerinde geri çekilme emri verdiği anlaşılmıştır. Metristepe’ye gelen İsmet Paşa muharebenin kazanıldığını müjdeleyen raporunu yazmıştır.
23 Mart – 1 Nisan 1921 tarihleri arasında devam eden İkinci İnönü Muharebesi Türk Kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu muharebede Türk tarafının zayiatı 44 subay, 637 er şehit; 102 subay, 1.720 er yaralı, 10 subay ile 1.359 er kayıp ve esir olmak üzere toplam 3.875’tir.
Yunan tarafının zayiatı ise 53 subay, 669 er ölü, 149 subay, 2.874 er yaralı, 9 subay, 384 er esir veya kayıp olmak üzere toplam 4.148’dir.