Gazeteciler Cemiyeti (GC) Başkanı Nazmi Bilgin, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, bu günü “Baskı ve Sansürle Mücadele Günü” olarak adlandırdıklarını belirterek, MHP’nin gündeme getirdiği 154 kişilik listeyle gazetecilerin hedef gösterilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye’de günümüzde Basın Bayramı kutlaması yapılmasını sağlayacak koşullardan söz edilemeyeceği için artık Baskı ve Sansürle Mücadele Günü olarak adlandırdıkları 24 Temmuz’un yıl dönümünde son gelişmeleri kaygıyla takip ettiklerini bildirdi.
Bilgin, “Gazetecilik mesleği aleyhine, basın özgürlüğünü artık kısıtlamaktan öte tümüyle yok etmeyi amaçlayan yasal düzenlemelere ‘etki ajanlığı’ başlığını da eklemek üzere listeler oluşturulmasını, siyasi mesajlar verilmesini ve hukukun sopa olarak gösterilmesini reddediyoruz” dedi.
“Gazetecilerin hedef gösterilmesi kabul edilemez”
Türkiye’nin içinde bulunduğu basın ve ifade özgürlüğü atmosferinde mesleki dayanışmayla mücadele edilmesi gerektiğini kaydeden Bilgin, son olarak gazetecileri ötekileştirme, düşmanlaştırma, terörist ilan etme yaklaşımına yeni bir örnek eklendiğini hatırlattı. Bilgin, “MHP’nin gündeme getirdiği 154 kişilik listesiyle gazetecilik mesleği gereği olayları sorgulayan gazetecilerin hedef göstermesini kabul edilemez buluyoruz. MHP’nin hukuken hesaplaşma iddiasıyla hazırladığı bu isim listesiyle birlikte TBMM gündeminde 9. Yargı Paketi’nden çıkartılmış olan ‘etki ajanlığı’ düzenlemesini de yeniden gündeme getirmesini endişeyle izliyoruz. MHP’yi eleştirmeleri gerekçesiyle gazeteciler hakkında hangi televizyon programlarına katıldıkları, neler söyledikleri veya sosyal medya paylaşımlarındaki ifadeleri gibi ayrıntılarla listeme yapılmasını açıkça basın özgürlüğüne yönelik tehdit olarak değerlendiriyoruz” dedi.
“Gazeteciler soru sorma görevini yaptığı için suçlanamaz”
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022 günü başkent Ankara’da öldürülmesi olayını sorgulayan, irdeleyen gazetecilerin sadece mesleklerinin gereğini yaptıklarını vurgulayan Bilgin, “Anayasa’nın temel haklar arasında saydığı yaşam hakkı bakımından sokak ortasında işlenmiş bir cinayetin tüm failleriyle açıklığa kavuşturulması yönünde gazetecilik yapılması işimizin doğası gereğidir. Türkiye’nin hukuk devleti ilkesine bağlı kalması gerektiği yaklaşımıyla, bir cinayet soruşturmasında kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmeye çalıştıkları için gazeteciler hedef gösterilemez. Listedeki isimler hakkında ‘Bölücü, liberal, Marksist, FETÖ’cü yapı elamanları, küresel çeşitli güçlerle ittifak içinde’ ifadelerinin kullanılmasını gazetecilik mesleğinden suç ve gazetecilerden suçlu yaratma çabası olarak görüyoruz. Haber yazdıkları için, televizyon programlarında eleştirel görüşlerini dile getirdikleri için veya gazetecilik mesleğinin temeli olan soru sorma görevini yaptıkları için gazeteciler suçlanamaz, suçlu ilan edilemez” ifadesini kullandı.
“Yerel medya yok oluşa mahkum edilmiştir”
Nazmi Bilgin, Türkiye’de 24 Temmuz 2023’ten bugüne son bir yıl içerisinde basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri bilançosunda iyileşme gözlenmediğini de vurguladı. Bilgin, geçen yıldan bugüne Cemiyet tarafından yayınlanan Medya İzleme Raporu 2023, Fay Hattında Medya ve 6 Şubat Depremleri ve Yerel Medyanın Durumu: Hatay İl Raporu gibi raporlama çalışmalarında ortaya konulduğu üzere başta yerel medya kuruluşları olmak üzere medyanın yapısal sorunlarına çözüm sağlanamadığını da hatırlattı.
Bilgin, şunları kaydetti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu Ajansı’nın yapısını özerk oluşturmaktaki kararlılığıyla ortaya koyduğu vizyondan tamamen uzaklaşılmıştır. Medya kuruluşları hem ulusal hem yerel ölçekte iktidara biat etmeleri şartıyla devletin finansman olanaklarına kavuşabilmektedir. Bu kapsamda Türkiye’nin sıkıntılı ekonomik koşullarıyla birlikte yasal mevzuat değişiklikleriyle Anadolu’da yerel basın kuruluşları adeta yok oluşa mahkûm edilmiştir. Yerel medya, ‘Ya 40 katır ya 40 satır’ misali ya diğer yerel kuruluşlarla birleşme ya da yayın hayatını sonlandırma durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Memleketimizde demokrasiyi yeşertecek medyada çoğulculuğu ve çok sesliliği sağlayacak her türlü olumlu olanaklar ve maddi koşullar günden güne yok olmaktadır.”
Bilgin, bu 24 Temmuz’da da “Basın Bayramı” denilebilecek herhangi bir olumlu gelişme yaşanmadığını belirterek “Ne yazık ki ülkemizin en köklü basın meslek örgütü olarak kuruluş yılımız olan 1946’dan bu yana 24 Temmuzlarda gazetecilik mesleği ve gazetecilerin olumsuz çalışma koşullarında bayram etkisi yaratacak herhangi bir değişimi neredeyse hiç yaşamadık. Artık bu değişimi yaşayabilmemiz için tüm basın özgürlüğü savunucularını ve meslektaşlarımızı ortak mücadelemizi büyütmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz” dedi.